![]() |
Mürüvvet Türkyılmaz
|
Mürüvvet Türkyılmaz, 1968 'de İzmir'de doğdu. 1999 Bilkent Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsünde Yüksek Lisans diplomasını aldı. Türk yılmaz, 1997 yılından bu yana ürettiği işlerinde, coğrafya, bellek kaybı, sınır, sosyal yaşamın hızı, bu hızla yaratılan psikolojik coğrafya, zaman-mekân sıkışması ve haritanın işlevselliği ile ilgili soruların peşine düşmektedir. Duvar ve değişik malzemeler üzerine oluşan, yakın zamanlardaki işlerinde daha çok şeffaf branda üzerine yaptığı ‘yazı-çizim’ olarak adlandırdığı desenlerinde, haritalama, coğrafya ve sınırlar üzerine yolculuğa çıkar.. “Sınır, hem ıssızlığı hem de kaosu anımsatan bir hattır” diyen sanatçı, enstalâsyonlarında, fotoğraf, video ve nesne gibi farklı alanları da buluşturmayı tercih eder.
![]() |
2009 KARMA SERGİ “Cidden İronik”, CentrePasquArt,
Biel-Switzerland.
|
Yurt içi ve yurt dışında birçok sergilere katılan Türk yılmaz, İstanbul'da yaşıyor ve çalışıyor. Görsellere geçmeden önce doğaçlama bir performansa da dayanan yazı-çizim eserlerinin nasıl ortaya çıktığına değinmek istiyorum. . bir ara kendisini bulmak için bir Türkiye haritasına bakıp; doğduğu, yaşadığı yerleri düşünmeye başlayan sanatçı. Bu ona hareketli bir hayatının olduğunu ve belirli bir iktidar tarafından verilmiş sınırların dışına taşabileceğini hatırlattı. Ve Böylelikle boş bir Türkiye haritası çıkarttım ve üzerine yazmaya koyulmuş. Bu karman çorman okunamaz yazılar ‘art brut’deki (Fransızca bir terim olan 'art brut'nun tam karşılığı, 'ham sanat 'tır. 'Art brut'da profesyonel olmayan, kendiliğinden bir sanat söz konusudur. Bu sanatçıların amacı; kendi kendini yetiştirenlerin, meşhur olmayanların, mahpusların ve ruh hastalarının ürünlerini ortaya çıkarmaktı. Jean Dubuffet'in topladığı çalışmalardan bir 'art brut' koleksiyonu oluşturuldu.) gibi meditatif bir şekilde ortaya çıktı ve bana iyi geldi . Zamanla yazı-çizim; geleneksel çizim eğitimi ve
sanatı, çağdaş sanat fikriyle buluşturabileceğim bir malzeme olmaya başladı. Bu tekniği geliştirirken Leonardo’nun “Desen aslında zihinsel bir uğraştır.” deyişi; Cézanne’nın “Doğada çizgi yoktur.” ifadesi; David Harvey okumaları; kimlik, cinsiyet, nesne, mekân ve zaman iktidarının tarihsel döngüsünde özgürlük alanlarımı sorgulamam da bana ipuçları vermiştir.
sanatı, çağdaş sanat fikriyle buluşturabileceğim bir malzeme olmaya başladı. Bu tekniği geliştirirken Leonardo’nun “Desen aslında zihinsel bir uğraştır.” deyişi; Cézanne’nın “Doğada çizgi yoktur.” ifadesi; David Harvey okumaları; kimlik, cinsiyet, nesne, mekân ve zaman iktidarının tarihsel döngüsünde özgürlük alanlarımı sorgulamam da bana ipuçları vermiştir.
Türkyılmaz, bu mekân için özel olarak ürettiği desenlerini “Başı Göğe Erenler” başlığı altında, bir ses enstalasyonu ve resimleri arasındaki ufuk çizgisini tamamlayan yazı-çizgileri ile birlikte sergiliyor Artvarium içinde yerleştirilmiş bu resimler dizgisi, yine sanatçının daha erken dönemlerinde kullanmış olduğu kâğıt üzerine grafit tekniği ile üretildi. Bu tekniği uygularken sanatçı, bir nesnenin sınırlarını çizmek yerine desen kavramını tersine çevirerek ve bu sınırları boş bırakıp etraflarını doldurmak yöntemini kullanıyor. Eserlerinde zaman ve mekân kavramıyla ilişkili olan coğrafya, sınır, harita, haritalama, hızlı sosyal yaşam içinde yalnızlık ve parçalanma gibi konularla ilgilenen Türkyılmaz, bu resimler bütününde de kendi deyimi ile “ufuk çizgimizi değiştiren dikey yapıların, ufkumuzun sınırlarını zorlaması, bu sınırlarla oynayıp yeniden belirlemesi” ile oluşan ikilemi sorguluyor
2009'da açtığı sergisinden sonra sessizliğini koruyan Mürüvvet Türkyılmaz, aradan geçen zamanda yaşadığı ne varsa, öncekilerle birlikte demlemiş ve ölümle doğumun, kayıplarla kazançların. Çocuklukla olgunluğun sarmalında bir yüzleşme ve hafifleme sergisine imza atmış. Bunu yaparken, kendisinin sanat pratiğine dair yeni arayışlar ve yeni kararların da görüldüğü ve 27 Aralık la Depo'da açılan "bilinmeyen bölge, gittiği yere kadar" başlıklı sergi üç bölümde kurgulanmış: Sırlar odası, orta alan ve dünyevi oda.
“Sırlar Odası'nda sanatçının çocukluk yıllarına ait, tanıdık nesnelerle gerçekleştirdiği kendine has yerleştirmeleri bulunuyor. Bu renkli dünyanın çocuksu ve oyunbaz özelliklerinin yanı sıra olgun ve sorgulayan bir tarafı da var. Sırlar odası aslında büyük bir enstalasyon olarak da değerlendirilebilir. Sanatçının kendi kişisel sürecine dair seçtiği objelerle ipuçları veriyor. Bunlardan biri babasının bir tarlada bulduğu kaplumbağa kabuğu bir diğeri annesinin oğlu için ördüğü kazaktan sökülmüş kocaman bir yumak ve onun izlenebilen videosudur. Bu odanın karşısında Alis’in faklı versiyonları olarak "Alice Yüzeyler Diyarında" yı konumlandırmış sanatçı. Dünyanın aniden durduğu bir an imgeler üretmiş ve her şey hareket halindeyken sanatçı öylece dona kalmış bu fotoğraflarda. Kendi görüntülerini merkeze olan bu işlerin fotoğrafçı vitrinindeki hareketli albümlerin bir benzeri üzerinde yavaşça dönmesi karşılıklı iki hareket yaratıyor. Farklı yönlerde ve farklı hızlarda, belki de yaşamdan alınan yönler, rotalar gibi. Türkyılmaz da yolunu, güzergâhını arıyor aslında ve yardımı da annelik deneyiminden ve çocukluğundan alıyor. Çocuk ruhunun ortaya çıkardığı bir haritadan ve coğrafyadan yararlanıyor. Ve dünyayı öle keşfetmeye çalışıyor.
![]() |
Mürüvvet Türkyılmaz, Gittiği Yere Kadar, yeşil led ışıklı motorlu araba, 2013
|
Bir iç dünya Sırlar odasından çıktığımızda, Sergiye adını veren, üzerinde led ışıklarla “gittiği yere kadar” yazan tekerlekli araç, bir direğe bağlı olarak, önceden belirlenmiş bir alanda, dairesel hareketini tekrarlıyor. Bu çalışma Doğu’nun kaderciliğine ve boş vermişliğin yarattığı, bireyleri bir girdap gibi içine çeken kısır döngüye dikkat çekiyor. Mekânı terk etmeden önce, son anda gözünüze çarpan videoda ise Türkyılmaz’ın çocukken annesinin ördüğü kazağı, yıllar sonra oğluyla beraber sökmesine tanık oluyorsunuz. Böylece sanatçı hatıralarını ve geçmişi bir nevi yapı bozumuna uğratıyor
![]() |
Mürüvvet Türkyılmaz, 2013, Şeffaf Çadır,374x290 cm, şeffaf branda üzerine kalıcı
kalemle yazı-çizim, vantuz, poşetler içinde toplanmış nesneler
|
Toplumsal kaygılarımız. Serginin merkezindeki bu küreyi, bir başka çalışmada bir çocuğun omuzlarında, avucunda görüyoruz. Sanatçı yine şeffaf plastik malzemeye çizdiği çocuk ve dünya figürlerini yazılardan meydana getirmiş. Son dönemde belirsizlik konusu üstüne düşünen sanatçı tüm yazılara "belki" sözcüğüyle başladığını söylüyor. Bu çalışmalar çocukları ve onlarla sembolleşen masumiyeti politika konusu yapan ve çocukları nesneleştiren hakim tutuma tavır alıyor. Dünyaya dair umudun dünya tarafından değiştirilen çocuklardan ziyade çocuğun dönüştüreceği bir dünya Mürüvvet Türkyılmaz "Dünyayı Tutan Çocuk". Bu çalışmalar, çocukluk halleri, oyun oynama ve sanat yapma yöntemi gibi farklı katmanlardan okunmaya müsait. Bu çalışmalarda bariz bir şekilde görünse de sergideki her çalışmada kendi çocukluğunu anımsayan ve kendi çocuğuyla yaşayan bir anne hassasiyeti hissediliyor. Öyle ki “Dünyayı Tutan Çocuk” adlı duvar yerleştirmesinde, yer küreyi elinde tutan ve ona istediği gibi yön veren çocuğu, yetişkinlere yaşam mücadelesinde bir rehber olarak sunuyor. Sergi alanının bir köşesinde yer alan “Dünyevi Oda” maddiyatın ağırlığını hissettiriyor izleyiciye. Alışveriş fişleri, bir çuval dolusu bozuk para, o paraların beyaz zeminde bıraktığı izler, yaşamın maddi değerler tarafından renksizleştirilen yönüne işaret ediyor. Biriktirilen fişlerden oluşturulmuş "Fiş şehir", bozuk para koleksiyonunun güneşte beklemesi neticesinde çıkardığı izlerden oluşan "Bozuk Peyzaj" dünyevi odada yer alan çalışmalardan Sanatçının ağabeyi Kerim Türkyılmaz’ın para koleksiyonu kullanılarak tamamlanan yerleştirme, aileye ve hatıralara da gönderme yapıyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder